8

KARŞI SANAT

Karşı Sanat, 1831’deki Büyük Beyoğlu Yangını’nda kısmen yandıktan sonra onarılıp tiyatro ve eğlence yeri olarak kullanılan ve 1920’de Arapzade Said Bey tarafından alınarak “ulusal mimari” anlayışıyla yenilenen Elhamra Pasajı’nın üçüncü katındaydı. 2000’de Feyyaz Yaman’ın kurduğu mekânda, pek çok güncel siyasi ve toplumsal meseleye dair eleştirel sergi ve etkinlikler düzenlendi.

6 Eylül 2005’te açılan “Tümamiral Fahri Çoker’in Arşivinden: Ellinci Yılında 6-7 Eylül Olayları” sergisi de bunlardan biriydi. 6-7 Eylül 1955 olaylarının yıldönümüne denk getirilen sergi, ilk kez ortaya çıkan bir dizi fotoğraf ile olayların arkasında devlet yöneticileri ve destekledikleri kurumların olduğunu gösteren tarihî belgeleri bir araya getirdi. Fotoğraflar, Emekli Tümamiral Fahri Çoker’in Tarih Vakfı’na bağışladığı, ancak kendi ölümünden sonra yayımlanmasını vasiyet ettiği özel arşivindendi. Çoker, 6-7 Eylül olaylarından hemen sonra İstanbul’da kurulan askerî mahkemelerden Beyoğlu Bölgesi Sıkıyönetim Mahkemesi’nde başhâkimlik yapmıştı. Orijinalleri siyahbeyaz baskı olan fotoğraflar, Karşı Sanat Çalışmaları tarafından büyütülerek tekrar basıldı. Sergide ayrıca tarihçi Dilek Güven’in Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları Bağlamında 6-7 Eylül Olayları başlıklı akademik çalışmasından alıntılanan bilgilere ve tanıklıklara da yer verildi.

Bir Rum arkadaşımın dükkânının önünde elimde bir Türk bayrağı ile nöbet tutuyordum. Ellerinde bir listeyle geldiler. Onlara bu dükkânın bir Türk’e ait olduğunu söyledim. O bunun imkânsız olduğunu, çünkü ismin listede olduğunu belirtti. Ben de ‘O zaman listede bir hata olmuştur’ dedim. Ellerindeki listelerde tüm cadde isimleri ve ev numaralan vardı. Kendi aralarında sürekli birbirlerine talimat veriyorlardı. ‘Bu ev bir Rum’un, şu Ermeni’nin, bu dükkânı yağmalayın, şu eve girin’ vs.

Yayamın evindeyken orada gördüklerime inanamadım. Kapılar ve pencereler artık yoktu. Buzdolapları, dolaplar, aynalar parçalanmış ve evinin önüne yığılmıştı. Yataklar, yorganlar kesilmiş, yünler her tarafa dağıtılmıştı. Elbiseler, ayakkabılar, örtüler, halılar lime lime edilmiş, yığınlar halinde tabak çanak binlerce parçaya bölünmüştü. Somya parçalanmış, avizeler, vitrinler, masalar, sandalyeler ve koltuklar baltayla kesilmişti. Yerde odun, kömür ve gaz, tuz ve şeker, yağ ve yumurtalardan bir birikinti oluşmuştu. Soba da tahrip edilmiş, bazı valizlerin içindekiler dahi makasla kesilerek kullanılamaz hale getirilmişti.

Sergi, açılış gününde 20-30 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Her ne kadar bu tür bir saldırı ihtimaline karşı cadde üzerinde 200 kadar polis ve mekânda da sivil polisler yerleştirilse de ülkücülerden oluşan bu grup “Türkiye Türktür, Türk kalacak”, “hainlere ölüm”, “ya sev ya terk et”, “neden Kıbrıs’taki fotoğrafları değil de bu fotoğrafları asıyorsunuz”, “Atatürk’ün evini yakanları savunmayın” diye bağırıp bildiri dağıtmaya ve fotoğraflara yumurta atmaya başladı. Saldırganların fotoğrafları yırtıp pencereden atmaya başlamasından sonra polis müdahale etti ve grubu dağıttı. Pek çok kişinin ziyaret ettiği sergiye yapılan saldırıya tepki büyük oldu ve haberler medyada geniş yer buldu. Ancak saldırı cezasız kaldı ve mahkemeye sevk edilen iki kişi doğrudan, bir kişi de tazminatla serbest bırakıldı.

Sergi mekânı, fotoğrafların birçoğunun çekildiği ve en büyük tahribatın yaşandığı yerlerden biri olan İstiklal Caddesi’nde yer aldığı için bu saldırının 50 yıl önce gerçekleşen olayları hatırlatan bir tarafı var. Karşı Sanat’ın camından bakınca görülen alan, 6-7 Eylül’de yağmalanmış İstiklal Caddesi’nde tanklar geçerken çekilen fotoğraftaki alanla aynı: Elhamra Pasajı’nın karşısındaki St Antuan Katolik Kilisesi’nin önünde dükkânlardan yağmalanmış malzemelerin üzerinde insanlar, iki tank ve subaylar.