17

FOUR SEASONS HOTEL

Bugünün Four Seasons Oteli olan, Sultanahmet Meydanı’nın doğu bölümünde, Sultanahmet Camii ve Topkapı Sarayı’nın yanı başında yer alan yapı, eskiden Sultanahmet Cezaevi’ydi. Arasında kaldığı Tevkifhane ile Kutlugün sokaklarının her ikisi de ismini cezaevi nedeniyle aldı. Cezaevinin giriş kapısının bulunduğu sokağa Tevkifhane, arka kapısının bulunduğu ve mahkûmların tahliye edilerek özgürlüğe kavuştuğu sokağa ise Kutlugün adı verildi.

Bin kişilik kapasitesi olduğu bilinen cezaevi, birçok koğuşun yanı sıra bir revir ile çocuklar ve kadınlar için özel bölümleri de bünyesinde barındırırdı. Kare planlı yığma tuğla bina, ortası avlulu ve yüksek görünümlü bir yapı. Binanın 1. Ulusal Mimarlık Dönemi’ne has bir üslubu olduğu konusunda mimarlık tarihçileri birleşiyor. Kayıtlarda binanın mimarının adına rastlanmıyor ama mimar Vedat (Tek) Bey’in yapıtı olabileceği iddia ediliyor. Binanın dış cephesinde kullanılan çiniler dönemin ünlü çini ustası Kütahyalı Hafız Mehmed Emin’e ait. Sultanahmet Cezaevi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e aktarılan önemli mimari yapılardan biri kabul ediliyor.

Cezaevi olmadan önce burada Bizans Büyük Sarayı’nın bir bölümünün kalıntıları vardı. 4. yüzyılda I. Konstantin tarafından yaptırılan saray, Bizans’ın son döneminde imparatorların mekânı olmaktan çıkmıştı. İmparatorlar, Balat sırtlarında yapılan Vlaherna Sarayı’nda ikamet etmeye başlamış ve eski saray da ardiye, cephanelik, askerî kışla gibi kullanımlara terk edilmişti. 16. yüzyılın başlarında, sarayın temelleri üzerine Osmanlı vezirlerinin konakları inşa edilmeye başlandı. Kanuni Sultan Süleyman, Sultan II. Selim ve Sultan III. Murad devirlerinde sadrazamlıkta bulunan Sokullu Mehmet Paşa’nın konağı bunlardan biri.