KAMONDO MERDİVENLERİ
Bankalar Caddesi’ni Karaköy’ün üst kısımlarına bağlayan Kamondo Merdivenleri, bölgenin en önemli banker ailelerinden biri olan Kamondo ailesi tarafından 1850’lerde yaptırıldı. Ailenin ev, okul ve iş arasındaki yolunu rahatlatmak için yaptırılan merdivenler aynı zamanda çalışanların Galata’daki iş yerlerinden Pera tarafında olan evlerine gitmelerini de kolaylaştırdı. Kıvrımlı yapısıyla dikkat çeken bu merdivenler, yeni- klasik ve ampir tarzlarının bir araya getirilmesiyle eklektik denen tarzda inşa edilmişti.
Kamondo ailesi, 15. yüzyılda İspanyol Engizisyonu’ndan kaçarak Venedik’e, 17. yüzyılda da İstanbul’a yerleşti. Bankacı bir aileydi. İshak ve Abraham Salomon’un birlikte kurduğu banka, “İshak Kamondo ve Şürekası” unvanına sahipti. Banka, kısa sürede gelişti ve dönemin saygın uluslararası kuruluşlarından biri halini aldı. İshak’ın ölümünün ardından işleri Abraham Salomon devraldı ve Osmanlı sarayına mali danışmanlık yapmasından ötürü çeşitli imtiyazlar elde etti. Abraham Salomon Kamondo, İstanbul’da modern bankacılığın kurucularından biri kabul ediliyor. Yahudi cemaatiyle Babıali arasındaki ilişkilerde önemli bir rol oynadığı gibi, Galata’nın 19. yüzyılda modern bir finans merkezine dönüşmesinde de öncü kişiydi. Kamondolar, diğer bazı Galata bankerleriyle birleşerek “Osmanlı İmparatorluğu Şirket-i Umumiyesi”ni kurdular. Ayrıca Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın kurduğu Şirket-i Hayriye ve Dersaadet Tramvay Şirketi’nin de ortakları arasındaydılar. Kamondo ailesinin İstanbul’un modernleşmesindeki katkıları bunlarla da sınırlı değildi. İstanbul’da ilk belediye olan Altıncı Daire-i Belediye’nin kurulmasında, taşımacılık sisteminin geliştirilmesinde ve özellikle Galata bölgesinin modernleşmesinde rolleri büyüktü.
19. yüzyıl sonlarına doğru Kamondo kardeşler, bankanın dışa açılması gerektiğini düşünerek Paris’e yerleşmeye karar verdi. Abraham Salomon Kamondo, Paris’e yerleştikten kısa süre sonra, 1873’te öldü ve görkemli bir devlet töreniyle Hasköy’deki Yahudi Mezarlığı’nda inşa ettirdiği anıtmezarda toprağa verildi. Cenaze töreni günü tüm şehir yas tutarken borsa ve finans kuruluşları tatil edildi, Galata ve Haliç esnafı dükkânlarını kapattı, kiliselerde çanlar dahi çalındı.
Köklü Kamondo ailesinin son bulma hikâyesine gelince, Abraham Salomon’un torununun torunu Nissim Kamondo, anti-semitizmin giderek yükseldiği 19. yüzyıl sonlarında Fransız vatandaşlığına geçti ve 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybetti. Nissim’in kız kardeşi Beatrice, eşi ve iki çocuğuyla birlikte Auschwitz’te öldü. Savaş sonrasında Kamondo ailesinin hayatta kalan tek ferdi Nissim ve Beatrice’in annesi Irène Cahen’di. Irène Cahen, Moise Kamondo’dan boşandıktan sonra Katolikliğe geçtiği için soykırımdan kurtuldu ve tüm aile varlığının varisi oldu.
Kamondo ailesinin Paris sanat dünyasına da çok büyük katkıları oldu. Abraham Behor’un oğlu Isaac Kamondo, Champs Elysees Ulusal Tiyatrosu’nu, Nissim Kamondo’nun oğlu Moise Kamondo ise Nissim Kamondo Müzesi’ni kente kazandırdı. Babasının geleneğini sürdüren ve Paris’in en önemli koleksiyoncularından biri haline gelen Isaac Kamondo, empresyonist tablo koleksiyonunu Louvre Müzesi’ne bağışladı. Moise Kamondo ise bugün Paris’te hâlâ etkinliğini sürdüren Nissim Kamondo Müzesi’nin kurulması için Paris’teki malikânesini ve 18. yüzyıl sanat eseri koleksiyonunu Union des Arts Decoratifs’e bıraktı. Kamondo ailesi, İstanbul’a damgasını vuran, bugün çoğu harap halde olsa da hâlâ varlıklarını koruyan sayısız yapı inşa ettirdi. Kasımpaşa’daki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Galata Résidence, Serdar-ı Ekrem Sokak’taki Kamondo Hanı, Meşrutiyet Caddesi’ndeki Büyükada Han, Karaköy’deki Saatçi Han, Latif Han, Lacivert Han, Yakut Han, Kuyumcular Han, Lüleci Han, Gül Han bu yapılar arasında sayılabilir.