10

NARMANLI HAN

Pera’da Cadde-i Kebir’in, yeni adıyla Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’nin en görkemli yapılarından biri olan Narmanlı Han’ın yapım tarihi 1831. Bina, korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı ve tarihî eser olarak tescilli. Bazı kaynaklarda Fosatti kardeşler tarafından yapıldığı belirtilse de kayıtlarda mimarının adına rastlanmıyor. Zamanın Rus mimarisinin etkilerini taşıyan bu yapı, Beyoğlu’nun en eski binalarından biri ve 2.642,50 metrekare yüz ölçümüne sahip. “Apartman, Yazıhane, Mağazalar” vasıflı kompleks beş bloktan oluşuyor. Yapının bir bloğu İstiklal Caddesi’ne, biri Müeyyet Sokak’a, biri Sofyalı Sokak’a bakan cephelerde, diğer iki bloğu ise yapının kuzey cephesinde ve avlusunda konumlanıyor. Esas girişi İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Narmanlı Han’ın bir de Sofyalı Sokak’ta kapısı var. Önceden bir fıskiye ve süs havuzunun bulunduğu avludaki tek katlı bölüm dışında bahçeyi çevreleyen yerleşim yerlerinin hepsi iki katlı. Giriş kapısının sağ ve solunda daha önce at arabalarının bekleme yeri olan, sonraları ise dükkân olarak kullanılan kemerli bölümler bulunuyor.

Bina hem tarihî niteliği, hem İstanbul’un kültürel hayatındaki yeri hem de İstanbul ve Beyoğlu’nun “muteberleştirilmesi” kapsamında önem arz ediyor. Bugün Narmanlı ailesinin varisleri tarafından satılan binanın mimar Sinan Genim tarafından yapılan restorasyonu tamamlanmış durumda.

Narmanlı Han, 1831’de eski Rus sefaret binası olarak inşa edilmişti. Sofyalı Sokak’a bakan yüksek duvarlı bölüm, 19. yüzyıl ortalarından itibaren Rus hapishanesi olarak kullanılmaya başlandı. 1. Dünya Savaşı döneminde ise Rusya’yla diplomatik ilişkilerin kesilmesi nedeniyle yıllarca boş kaldı. 1917 Ekim Devrimi’nden sonra İstanbul’a gelen Rus mültecilerle birlikte binadaki hayat yeniden hareketlendi. Sovyetlerden kaçan Troçki’nin de Büyükada’dan önceki ilk durağı burasıydı. 1924’te, o dönemki adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Elçiliği’nin Ankara’ya taşınmasının ardından elçilik sarayı konsolosluk olarak, Narmanlı Han da konsolosluk büroları ve Rus ticaret ofislerinin bir kısmının faaliyetlerini sürdürdüğü bir ek bina olarak kullanıldı. 1930’ların başında, Rus hükümetine bağlı “Neft Sydicat” ile “Intourist” firmaları dışındaki tüm ofisler kapandı.

Rus elçilik binası olarak kullanıldığı dönemde Narmanlı Han’ın bahçesinin ortasında bulunan, içinde süs balıklarının yüzdüğü havuzun, binanın ticaret merkezine dönüştürülmesinden sonra hana gelen tüccarların at arabaları ve yük hayvanları için engel oluşturduğu düşünülerek doldurulduğu öne sürülüyor.

Narmanlı Kardeşler, binayı 1933’te satın almıştı. Avni ve Sıtkı Narmanlı, İstanbul’un ünlü tüccarlarındandı. Binayı satın aldıktan sonra Eminönü’ndeki ofislerini hanın ikinci katına taşıyan Narmanlılar, sanatsever bir aileydi. Ticaret hayatından oldukça iyi paralar kazanan bu aile, Narmanlı Han’ı bir tür sanat ve kültür merkezine dönüştürdü. Narmanlılar, hanın odalarını ucuz bedellerle sanatçılara ve yayınevlerine kiraladı. Han, bu dönemden sonra Narmanlı Yurdu olarak anıldı.

Binanın vaktiyle Rus hapishanesi olarak kullanılan, Sofyalı Sokak’a bakan ve yüksek duvarlarla çevrili kısmı ise daha sonra Bedri Rahmi, Aliye Berger ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi sanatçıların atölyesi ve yaşadığı mekân haline geldi. Kompleksin ortasında yer alan bağımsız yapı, bir zamanlar Maliye Tahsil Şubesi, sonra da uzun yıllar Noter olarak hizmet verdi.

11 Ekim 1996 tarihli Agos Gazetesi’nde Yervant Gobelyan, Han’ın bilinmeyen başka bir yönüne de işaret ediyor: “Bu binanın karşısına geçip de, İsveç Konsolosluğu’nun bahçe duvarının karşı tarafında kemerli girişe doğru bakacak olursanız, cephedeki odaları birbirinden ayıran geniş sütunlar arasındaki orta yazıhanelerden yan yana birkaçında 1918-1920 yılları arasında Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nin İstanbul Başkonsolosluğu vardı. O yıllarda başkent İstanbul’du. 1920’li yıllarda dünyanın hemen her tarafında büyük değişikliklere neden olan olaylar, burayı da ömrü çok kısa süren bir bağımsız cumhuriyetin temsilciliği olarak tarihin sayfalarının bir köşesine yazdı.”